Abstract
It was aimed to evaluate the Syrians who applied to a special adult refugee mental health outpatient clinic in Istanbul for a year and to asses them for psychiatric disorders and comorbidity. The Structured Clinical Interview for the DSM-IV Axis I Disorders (SCID-I) was applied in Arabic language to the Syrian volunteers who applied to the Bakırköy Mental Health and Diseases Training and Research Hospital (BRSHH) refugee mental health policlinic to get mental health service during 2017. 107 participants included in the study and seven (6.5%) of them were not diagnosed in any disorder according to the DSM criteria. The most frequent diagnoses were major depression (56.1%), posttraumatic stress disorder (38.4%), bipolar disorder (10.2%) and psychotic disorder (7.5%). Only 7 (17%) of the 41 patients diagnosed with posttraumatic stress disorder had no other psychiatric disorder in addition to PTSD. At the same time, psychiatric co-morbidity for PTSD was 70% for major depression, 7.5% for bipolar disorder and 2.4% for dissociative disorder. In the direction of our findings, while we are assessing a Syrian patient who has a traumatic stress symptom, its highly possible to find another psychiatric disorder as co-morbid like depression and bipolar disorder. Moreover, we should use an inclusive model which includes both experienced trauma and experienced losses while taking the history and planning the treatment.
Bir yıl boyunca İstanbul’da özelleşmiş bir erişkin mülteci ruh sağlığı polikliniğine başvuran Suriyelileri tanısal açıdan değerlendirmek ve psikiyatrik eş tanı sıklığını incelemek amaçlanmıştır. 2017 yılı boyunca Bakırköy Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi (BRSHH) mülteci ruh sağlığı özel dal polikliniğine sağlık hizmeti almak için ilk defa başvuran Suriyeli gönüllülere sosyodemografik veri formu ile Arapça dilinde DSM-IV Eksen I Bozuklukları İçin Yapılandırılmış Klinik Görüşme (SCID-I) uygulanmıştır. İlk defa başvuran 143 hastanın yaklaşık %25’i sağlık kurulu raporu için başvurmuştur. Çalışmaya dahil edilen 107 katılımcının 7’sine (%6,5) DSM kriterlerine göre herhangi bir tanı konmadı. En sık saptanan tanıların ise sırasıyla majör depresyon (%56,1), travma sonrası stres bozukluğu (%38,4), bipolar bozukluk (%10,2) ve psikotik bozukluk (%7,5) olduğu görüldü. Travma sonrası stres bozukluğu tanısı alan 41 hastanın sadece 7 sinin (%17) TSSB ye ek olarak bir başka ruhsal bozukluk tanısı yoktu. TSSB tanısı alan katılımcıların aynı zamanda %70’inde majör depresyon, %7,5’inde bipolar bozukluk, %2,4’ünde dissosiyatif bozukluk tanısı olduğu görüldü. Polikliniğe başvuran hastalarda sağlık kurulu raporu talebi sıktır. En sık saptanan tanılar majör depresyon ve TSSB olmuştur. Ancak depresyon başta olmak üzere diğer ruhsal bozukluklara TSSB’nin eşlik etme olasılığı çok yüksektir. Dolayısıyla öykü alırken ve tedaviyi planlarken hem yaşanılan travmayı hem de yaşanmış kayıpları içeren kapsayıcı bir model ile yaklaşmak gerekir.