2Health Sciences University Bağcılar Training and Research Hospital Psychiatry Clinic
Abstract
Several studies have shown that obsessive beliefs are not specific for OCD, may also play a role in occurence of other anxiety disorders and depression. However, in these studies, anxiety disorders were evaluated together, with mixed samples of anxiety disorders. Obsessive beliefs are assessed in a sample of generalized anxiety disorder (GAD) and compared with the healthy control group. The current study compared 119 patients with GAD and 137 healthy controls. Written informed consent was provided and Obsessive Beliefs Questionnaire-44 (OBQ-44), Generalized Anxiety Disorder-7 (GAD-7) scale, Beck Depression Inventory (BDE), State-Trait Anxiety Inventory (STAI) were administered to each participant. Total scores and subscale scores for OBQ-44 in the GAD group were found to be significantly higher the control group (p<0.05). When state anxiety level and the confounding effect of trait anxiety were controlled, OBQ-44 subscales and total scores were found not to be significant except ‘perfectionism/intolerance of uncertainty’ subscale (p=0.000 and p=0.002 respectively). When confounding effect of depression level was controlled, OBQ-44 subscales and total scores were found not to be significant (p>0.05) except ‘perfectionism/intolerance of uncertainty’ subscale (p=0.000). According to of our study, ‘perfectionism/intolerance of uncertainty’ continues to be statistically significant when state anxiety, trait anxiety and depression levels were controlled respectively. The ‘perfectionism/intolerance of uncertainty’ may contribute to development and persistence of GAD symptoms, and evaluation and development of approaches to change these beliefs may improve results of cognitive behavioral therapy in GAD patients.
2Sağlık Bilimleri Üniversitesi Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Kliniği
Bazı çalışmalarda obsesif inançların sadece Obsesif Kompulsif Bozukluğa (OKB) özgü olmadıkları; anksiyete bozuklukları ve depresyonun oluşumunu sağlayan ortak bir özellik olabileceği ileri sürülmektedir. Ancak, bu çalışmalarda genellikle anksiyete bozuklukları bir arada karışık örneklem olarak değerlendirilmiştir. Yaygın anksiyete bozukluğu (YAB) olan kişilerden oluşan bir örneklemde obsesif inançlar değerlendirilmiş ve sonuçları sağlıklı kontrol grubu ile karşılaştırılmıştır. Çalışmada 119 YAB hastası ile 137 sağlıklı kontrol grubu karşılaştırıldı. Katılımcılardan çalışmaya katılım ile ilgili yazılı onam alındı ve Obsesif İnanışlar Ölçeği-44 (OİÖ-44), Yaygın Anksiyete Bozukluğu-7 (YAB-7) testi, Beck Depresyon Envanteri (BDE), Durumluk ve Sürekli Kaygı Envanteri (DSKE) uygulandı. YAB grubunun OİÖ-44 toplam ve alt ölçek puanları kontrol grubundan anlamlı derecede yüksekti (p<0,05). Gruplar arası OİÖ-44 puanları hem durumluk kaygı düzeyinin hem de sürekli kaygı düzeyinin karıştırıcı etkisinin kontrol edilerek karşılaştırılması sonucunda ‘mükemmeliyetçilik/belirsizliğe tahammülsüzlük’ alt ölçeği (sırasıyla p=0,000 ve p=0,002) dışındaki ölçek puanları anlamlılığını yitirdi. Gruplar arası OİÖ-44 puanları depresyon düzeyinin karıştırıcı etkisi kontrol edilerek karşılaştırıldığında yine ‘mükemmeliyetçilik/belirsizliğe tahammülsüzlük’ (p=0,000) alt ölçeği dışındaki ölçek puanları anlamlılığını yitirdi (p>0,05). Çalışmamızın sonuçlarına göre ‘mükemmeliyetçilik/belirsizliğe tahammülsüzlük’ inancı durumluk, sürekli ve depresyon düzeyleri sırasıyla kontrol edildiğinde istatistiksel olarak anlamlılığını sürdürmektedir. ‘Mükemmeliyetçilik/belirsizliğe tahammülsüzlük’ inancının YAB belirtilerinin gelişimi ve sürdürümüne katkıda bulunabileceği bilişsel davranışçı terapilerde bu inançların saptanması ve değişimine yönelik girişimlerin geliştirilmesinin YAB’nin tedaviye yanıtını arttırabileceği düşünülmüştür.