2Department of Psychology, Istanbul Medipol University, Istanbul, Turkey
Abstract
The effort of understanding human language and cognition, which distinguishes humans from other organisms and provides them with the opportunities they have on earth, dates back to ancient times. In line with this effort, a theory of language and cognition, which is fairly comprehensive and has empirical support, has been developed based on a functional contextualistic view in the last century. This theory, called Relational Frame Theory (RFT), considers language as a verbal behavior and argues that the basis of human language and cognition is the behavior known as Arbitrarily Applicable Relational Responding (AARR). This behavior includes responding based on arbitrary relations independent of the non-arbitrary (physical) relations between stimuli established by social whim that do not make sense outside the social context in which they are located. AARR is characterized by three core properties such as mutual entailment, combinatorial mutual entailment, and transformation of stimulus functions, and this behavior itself needs to be learned. This review aims to explain RFT, a very complex theory, in a comprehensive and understandable way. The historical process that brought about RFT will be mentioned, its basic principles and concepts will be explained, and the contributions of this theory to the understanding of complex human behaviors and its approach to psychopathology will be discussed.
2İstanbul Medipol Üniversitesi Psikoloji Bölümü, İstanbul, Türkiye
İnsanoğlunu diğer canlılardan ayırdığı ve ona yeryüzünde sahip olduğu imkânları sağladığı düşünülen insan dilini ve bilişini anlama çabası kadim zamanlara dayanmaktadır. Bu çaba doğrultusunda son yüzyılda işlevsel bağlamsalcı yaklaşım zemininde ampirik desteğe sahip, oldukça kapsamlı bir dil ve biliş kuramı geliştirilmiştir. İlişkisel Çerçeve Kuramı (İÇK) olarak adlandırılan bu kuram; dili sözel bir davranış olarak ele almakta ve dil ve bilişin temelini Keyfî olarak uygulanabilir İlişkisel Yanıtlama (KİYA) diye bilinen davranışın oluşturduğunu öne sürmektedir. Bu davranış, uyaranlar arasında bulunan gayrikeyfî (fiziksel) ilişkilerden bağımsız, sosyal kabul aracılığıyla oluşturulmuş ve içerisinde bulunduğu sosyal bağlam dışında anlam ifade etmeyen keyfî ilişkiler temelinde yanıt vermeyi içerir. Keyfî olarak uygulanabilir ilişkisel yanıtlama; karşılıklı gerektirme, birleşimsel karşılıklı gerektirme ve uyaran işlevlerinin dönüşümü gibi üç temel özellik ile karakterizedir ve bu davranışın bizzat kendisinin öğrenilmesi gerekir. Bu derleme, oldukça kompleks bir kuram olan İÇK’nin etraflıca ve anlaşılır bir şekilde anlatılmasını amaçlamaktadır. İlişkisel Çerçeve Kuramı’nı ortaya çıkaran tarihsel sürece değinilecek, İÇK’nın temel ilkeleri ve kavramları açıklanacak ve bu kuramın kompleks insan davranışlarının anlaşılmasına sağladığı katkılar ve psikopatolojiye yaklaşımı ele alınacaktır.