2Psychologist, Private Terapimed Family Counseling and Psychological Support Center
3Dr., KOSKİ, Konya
Abstract
Psychotherapy is a general name of interventions used to resolve emotional conflicts, support and sustain the improvement of mental health. Relationship is one of the most important factors of regenerative effect in psychotherapy. Understanding the client is crucial to help the client understand the psychotherapy and psychotherapist. Thus, in order to be effective in psychotherapeutic interventions, it is neccessary to use the language by considering the client’s believes, culture, religion and background. Comprehending and using of psychotherapy only from the Western point of view could reduce the efficacy of psychotherapy. Although, it is common that people working in mental health area learn and use the techniques of authorities lived in West, our culture is considerably wealthy of thoughts and aspects that can be used in psychotherapy. Raised on the lands that have extremely rich cultural heritage, as psychotherapists, we think that it is our responsibility to integrate modern psychotherapy with cultural heritage when learning, practicing and teaching the practice of psychotherapy. In this article, it is aimed to increase the awareness of being able to use the philosophy of Mevlana Celaleddin Rumi whose masterpieces involve psychotherapeutic elements yet are not well understood and who has been an inspration to the trends in psychotherapy which are currently described as third generation trends.
2Psikolog, Özel Terapimed Aile Danışma ve Psikolojik Destek Merkezi
3Dr., KOSKİ, Konya
Psikoterapi kişilerin yaşadıkları duygusal çatışmaları çözümlemeyi, ruh sağlıklarının geliştirilmesi ve korunmasını amaçlayan tekniklerin genel adıdır. Psikoterapide iyileştirici en önemli unsurlardan biri ilişkidir. Terapistin hastayı anlaması, hastanın terapisti anlaması en temel gerekliliktir. Bu nedenle psikoterapötik müdahalelerde etkili olabilmek için o kişinin geçmişi, kültürü, inancı gibi bazı kavramları göz önünde bulundurarak lisanı kullanmak gerekir. Zengin bir kültüre sahip olunduğu halde yalnızca batı penceresinden psikoterapiyi görmek ve uygulamaya çalışmak başarı şansını düşürür. Her ne kadar psikoterapi ülkemizde batılı eserler çerçevesinde kabul edilip öğretiliyor ise de kendi kültürümüzün zenginlikleri ortaya çıkarılmalı ve pratikte kullanılmalıdır. Psikoterapi pratiğini öğrenme, uygulama ve öğretme dönemlerinde modern psikoterapinin kültürel mirasla entegrasyonunu sağlamanın aynı zamanda zengin kültürel mirasa sahip topraklarda yetişmiş biz psikoterapistlerin bir sorumluluğu olduğunu düşünüyoruz. Bu bağlamda psikoterapötik öğeleri içeren eserler konusunda önemi yeteri kadar geçmişte anlaşılmamış ancak bu günlerde üçüncü kuşak olarak tanımlanan psikoterapi akımlarına ilham kaynağı olmuş Mevlana’nın, özellikle Bilişsel Terapiler üzerindeki etkisini ele alarak bu eserlerin psikoterapi pratiğinde kullanılabilirliğine yönelik farkındalığı arttırmayı hedefledik.